Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık kesinlikle yok

AK Parti Sözcüsü Çelik: Terör örgütüyle pazarlık kesinlikle yok

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından terör örgütü PKK ile pazarlık iddialarını kesin bir dille yalanladı. Çelik, “Terör örgütünün lağvedilmesi temel yaklaşımımız. Devletin niteliği ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık ve al-ver süreci yoktur” dedi.

Ak Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.

ÖMER ÇELİK’TEN AK PARTİ MYK’SI SONRASI AÇIKLAMALAR

Sözcü Çelik, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının ardından, terör örgütüyle pazarlık sürecinin olacağı yönündeki iddialara tepki gösterdi. İddiayı yalanlayan Çelik, şunları söyledi: “Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için gelinen aşamayla ilgili değerlendirmelerimizi hassas bir şekilde yapıyoruz. Bütün bir süreci yakinen takip ediyoruz. Bu tablonun oluşturduğu mesaj, siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar dünya açısından anlamlı referans kaynağı olmuştur. Bölgedeki istikrarsızlaştırıcı devletlerin, bölge halklarını birbirine düşürmek, daha çok acı ve gözyaşı yaşatmak için uyguladığı stratejiler dikkate alındığında Türkiye’nin kendi içinde Türk-Kürt-Arap-Alevi-Sünni birlikteliğini pekiştirmek adına hem bölgedeki terör hareketin emperyalist güçler tarafından ortaya koyması, bütün Ortadoğu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN LAĞVEDİLMESİ TEMEL YAKLAŞIMIMIZ”

Irak, Suriye ve bölgedeki kardeş ülkeler açısından da terör oluşumlarının istikrarsızlaştırıcı tutumlarını kabul etmediğimizi ortaya koymuş oluyoruz. Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi, terör örgütünün Irak ve Suriye’deki bütün unsurlarıyla feshedilmesi. İster adına PKK ister YPG ister SDG densin, bütün terör yapılarının bölgede istikrarsızlaştırıcı unsur olmaktan çıkarılması temel yaklaşımımızdır. Gerek Türkmen, gerek Arap gerek Kürt kardeşlerimizin kardeşliğinin daha çok güçlenmesi için güçlü bir kardeşlik siyaseti ortaya koyduk.

Biz bu kardeşlerimizin, örneğin Kürt kardeşlerimizin herhangi bir terör örgütü tarafından baskı altına alınmasına karşı çıktığımız gibi herhangi bir devlet veya o devlete bağlı birtakım vekil unsurlar, Türkmen, Arap, Alevi, Sünni, Dürzi, Nusayri’ye silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti net bir şekilde karşısında olacak dedik. Bu tutumumuzu sürdürmeye devam ediyoruz.

“SÜRECİ SABOTE ETMEYE DÖNÜK ADIMLAR GÖRDÜK”

Ne zaman kendi bölgemizde Irak, Suriye’yi kapsayan yakın bölgemizde terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesine yönelik adım atılmaya kalkılsa, bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük. Bölgede başka projeler peşinde koşan, bölge halklarının aleyhine olacak, bölgedeki insanların refahlarına, zenginliklerine el koyan, birtakım emperyalist projelerin yararına olan yaklaşımda bulunan birtakım devletlerin vekil güçlerin bu süreci sabote etmeye dönük adım attıklarını gördük.

Suriye’de bazı üslerde bazı devletlerin üslerinde bazı terör örgütlerine ait kıyafetlerinin bulunması. A terör örgütünün sözde karargahının ele geçirildiğinde orada B terör örgütüne ait kıyafetler bulunmuştu. Bütün bunlar birtakım sabotajlara ait bize fikir veren şeylerdir. Yıllar evvel istihbarat teşkilatımız birini yakalamıştı. Geçmişte A terör örgütünde bulunmuş şimdi onun karşısında olan B terör örgütünde faaliyet gösteriyor ve bir istihbarat örgütüyle yakın ilişki içindeydi.

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİ”

Hem bazı devletlerin, örgütlerin, vekil güçlerin siyasi sabotaj girişimlerine karşı azami dikkate gösteriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız MYK toplantımızın başlangıcında yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için gerekli titizlik ve özenin gösterilmesi için bir kez daha altını çizmiştir. Kullanılan dil, sabotajlara karşı son derece dikkat etmek gerekir. Provokasyonlara karşı dikkatliyiz. Bu konuda geniş ve derin tecrübemiz vardır. Bazı devletlerin, bölgedeki terörün sona ermemesi için, terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı çıkar elde etmeye çalışıp, birtakım vekil güçlerle yapacakları sabotajlara teyakkuz halindeyiz.

Terörsüz Türkiye hedefine ulaşırken çok açık, şeffaf bir şekilde prensiplerimizi ifade ediyoruz. Doğrudan siyasi yalan diyeceğimiz bölgede terörün sona ermesini istemeyen devlet ve vekil güçlerin işine yarayan yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu söylemlerde bulunanların bir siyasetçi olarak daha dikkatli şekilde davranmalarında fayda vardır. Sonuç olarak verilen herhangi taviz yoktur. Terörsüz Türkiye hedefine ulaştığı zaman Türk, Kürt, Alevi, Sünni adı ne olursa olsun hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir.

“TERÖR ÖRGÜTÜYLE HERHANGİ BİR PAZARLIK SÜRECİ YOK”

Halen MYK toplantısına girerken bazı siyasilerin devlet bütün bu süreçlerin karşılığında hangi tavizi verdi gibisinden konuştuklarını görüyoruz. Devletin niteliği ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık ve al ver süreci yoktur. Devletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir.

Bu sorunların toplumsal hayatta ortaya çıkmış kimlik sorunları veya başka sorunlar olsun bunların çözümü daha çok demokrasi yoluyla gerçekleşebilecektir. Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandıklarını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit ailelerimizle ve gazilerimizle yaptı. Cenab-ı Allah’tan şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz.

“ŞEHİTLERİMİZİN FEDAKARLIĞININ BFARKINDAYIZ”

Şehitlerimizin fedakârlığının farkındayız, bunu başımızın, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu ülkede birlik, dirlik, hür ve bağımsız şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete, ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Şehit ailelerimizi, gazilerimizi incitecek en ufak adımın atılmayacağını net olarak ifade etmek isterim.

Anayasa değiştirecek, vatan, bayrak, milletin tanımı gibi asla kabul edemeyeceğimiz birtakım ifadelerde bulunuyor. Tek vatan, devlet, tek bayrak, tek millet ifadesi Türk, Arap, Çerkez, Arap, Sünni’nin geleceğidir. Bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincimize ve coğrafya şuurumuza ve bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bu yolları yürüyoruz.

Türkiye’nin geçmişinde demokrasinin azaltılması, demokrasinin Kürt, başörtülü, Alevi kardeşlerimiz için, Türkiye’nin her kesimi için perdelerle, duvarlarla saklanarak demokrasinin milletten uzaklaştırılması, darbelerle sakatlanması, yanlış uygulamalar vatandaşlarımızın en temel hak ve hürriyetleri üzerinde büyük baskılar kurulmuştur. Başörtülü kızlarımızın üniversiteye girememesi, ana dilde konuşulmamasına kadar arka planda hem birtakım dış projelerin, içeride gerçekleştirilen faşistçe, tek yönlü, milletinden hukuku, demokrasiyi esirgeyen birtakım yaklaşımların da bu sonuçları doğurduğunu net bir şekilde görüyoruz.

“KARDEŞLİĞİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Kardeşliğimizden vazgeçmeyeceğiz. Vatandaşlarımızın birlikteliğinin, her zaman birlik, kardeşlik içinde yaşamayı, bölge halklarına dönük olarak doğru bir kardeşlik siyasetini mümkün kıldığını göstermiştir. Bunu Kürdün, Türkün, Alevi, Sünni’nin düşmanı istemez. Aramıza fitne sokmaya çalışanların yapmaya çalıştığı düşmanlık hepimizi hedef almaktadır. Yağmur herkesi bereketlendirir, güneş herkesi ısıtır. Yüksek demokrasi standartlarıyla çözemediğimiz bir mesele yoktur.

“SILAHLARIN BIRAKILMASIYLA SONUCA HEP BİRLİKTE ULAŞACAĞIZ”

Bugün de silahların bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesiyle bu sonuca inşallah hep birlikte ulaşacağız. Sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı tabii ki dikkatimizi koruyacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephe güçlendirilmesi çağrısı, sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, bölgedeki şer şebekelerine karşı kardeşlik siyasetini desteklediğimizi gösteren etkili bir mesaj ortaya çıkarmıştır. Bu tarih bilincimizden süzülüp gelen, coğrafya şuurumuzun gereği olan gündemimize gelmiştir.

“HEPİMİZİN SOYADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR”

Tabii ki dikkatle takip edilmesi gereken çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olmamız gereken bir süreç. Birtakım yalan söylemlere karşı dediğimiz şudur; adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. ABD yönetimiyle AB arasındaki Ukrayna merkezli başlayan daha sonra NATO’yla ilgili gündeme sıçrayan bu tartışma; hatta yer yer belli konularda çatışma anlamına gelebilecek s öylemler, bugün için yeni bir durumun ortaya çıktığını gösteriyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan bildiğimiz düzen sona ermiş gözüküyor.

Bu düzenin epey zamandır dikişleri sökülüyordu. Görevli kurumların etkisizliği, itibarsızlığı, etkinliğin olmaması uzun süredir tartışılıyordu. ABD yönetiminin Ukrayna-Rusya savaşını bitirmeyi arzu ettiği yöntemle AB’nin Ukrayna için güvenlik garantileri ya da Rusya ile mücadeleyi devam ettirme yaklaşımı arasında taktik bir ayrışma değil stratejik bir ayrışma diyebileceğimiz noktaya gelindiğini gösteriyor.

Türk ve İslam düşmanlığına yürüyen aşırı sağa karşı merkez sağ ve sol siyaset yeterli direnç gösteremedi. Aşırı sağın gündemine yaklaşmaya çalıştı. Bu aşırı sağı büyüttü. Bugün artık AFD Almanya’da ikinci parti durumuna gelmiştir. AB’nin değerler konusundaki bencilliği, ilkeler temelinde bir araya gelmeyi becerememesi, Türkiye’ye karşı uyguladığı ikiyüzlülük nettir.

Fasılların açılır, siz de ülke olarak bu fasıllarla ilgili mükellefiyetleri yerine getirirsiniz, bu fasıllar kapanır, yeni fasıllar açılır. Değerler konusunda iki yüzlülüğü yapanlar fasılların açılmasını bile engellediler. Türkiye ile müzakere etmeyi bile göze alamadılar. Aşırı sağ giderek yükseldi. Sayın Cumhurbaşkanımız söyledi ‘AB’nin yaşadığı tüm sorunlarının çözümü Türkiye’dedir’.

“TÜRKİYE HER ZAMAN GÜÇLÜ AVRUPA DEVLETİ OLMUŞTUR”

Türkiye tarih boyunca her zaman güçlü Avrupa devleti olmuştur. Avrupa demokrasileriyle iletişim kurabilen bir demokrasiye sahiptir. Bunun AB tarafından iyi değerlendirilmesi gerekirdi. Zannettiler ki içimize kapanarak kendi değerlerimizi koruyabiliriz. Sık sık söylediğimiz bir şey vardı; Avrupalılar güvenlik konularında Türkiye’yi hatırlıyorlar, gelin refahı böl

Kaynak: Haberler.com