Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kartalkaya'da 8 yakınını kaybeden AK Partili isimden Bakan Ersoy'a soğuk duş

Kartalkaya'da 8 yakınını kaybeden AK Partili isimden Bakan Ersoy'a soğuk duş

Bolu’daki Grand Kartal Oteli’ndeki yangında ailesinden 8 kişiyi kaybeden AK Partili eski milletvekili Mehmet Güner, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a göndermede bulunarak “Tedbir almak bizim işimiz değildi. Otel yöneticilerinden, belediyesine, bakanlığına kadar… Tedbir alması gereken onlardı” ifadelerine yer verdi.

Grand Kartal Otel yangını sonrası, yangın denetimlerine ait sorumlulukların hangi kurumlarda olduğu tartışması devam ederken, Mehmet Güner’in açıklamaları dikkat çekti.

Güner, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın suçlamaları hakkında konuşarak, “Tedbir almak bizim işimiz değildi. Otel yöneticilerinden, belediyesine, bakanlığına kadar… Tedbir alması gereken onlardı” dedi. Bu şekilde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bolu Belediyesi’nin olayda ihmali olduğunu vurguladı.

Bakan Ersoy, Bolu Belediyesi’ni suçlayarak, “Kartalkaya’da yetkilendirmeyi Bolu İtfaiyesi veriyor. Bolu Belediyesi dışında başka bir belediyeden alamazsınız, Bolu ili sınırları içinde olduğunuz için. Yangın yeterlilik belgesini bir tek itfaiyeler veriyor. İl sınırları içinde bağlı olduğunuz belediyeler veriyor. İlçenin yeterliliği yoksa o zaman Bolu İtfaiyesi verir” açıklamasında bulunmuştu.

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise, ruhsat konusunda, “Ruhsatı biz vermediğimiz için sensör var mı, yangın merdiveni var mı. Var desem de doğru olmaz yok desem de doğru olmaz. Çünkü bizim elimizde veri yok. Burası belediye sınırı dışında olduğu için, burası turizm özel alanı dolasıyla otellerin ruhsatı da Turizm Bakanlığı tarafından verildiği için kayıtlar oradadır” şeklinde konuşmuştu.

Mehmet Güner, yaşadığı acıyı anlatırken, “Biz çok büyük bir acı yaşadık. Rabbim kimseye böyle bir acı vermesin. Altından kalkılması çok zor bir olay. Bu olayda benim kızım, damadım, kızımın kayınbiraderi ve görümcesi, 4 tane de torunumuz… Böyle bir faciada bazı ihmaller sonucunda bizim evlatlarımız hayatını kaybetti. Sadece bizim değil bu arada gelen konuşmalarda 78 adet orada ölen olduğunu öğrendim. Onların da ailelerine başsağlığı diliyorum” dedi.

Güner, olay günü yaşadıklarını da şu şekilde anlattı, “Olay günü İstanbul’daydık. Aynı sitede farklı dairelerde oturuyorduk. Cumartesi günü Bolu’ya gittiler. Bolu’da da damadımın annesi, babası ve vefat eden kardeşleri de orada olduğu için… Çocuklarımız oraya gitti, görüştükten sonra damadımız kardeşlerini de alarak 3 günlük tatil yapalım diye oraya çıktılar. Yangından 1 gün sonra da ayrılacaklardı, son akşamıydı. O gece eşimin telefonu çaldı, beni uyandırdı. Kızım telefonda, ‘yangın var’ dedi. ‘Odalara duman doldu, durum kötü, hakkınızı helal edin’ dedi.”

Acı dolu anları yaşayan Güner, “Ben hemen fırladım, yola çıktım, yeğenlerimiz gitti. 2,5 saat sonra oraya vardım. Yangını gördüğümde, baktık ki çıkmaları mümkün değil. Dedik artık bir takım ihmaller, yanlışlar var ama bu saatten sonra bizim evlatlarımızı geri getirecek hiçbir şey yok. Tedbir ve takdir diyoruz. Tedbir almak bizim işimiz değildi. Otel yöneticilerinden, belediyesine, bakanlığına kadar… Tedbir alması gereken onlardı. Bizler de takdir böyleymiş dedik, sabrettik” şeklinde konuştu.

Güner, olay esnasında yaşananları da detaylarıyla paylaşarak, “Olayları biz net bir şekilde bilgi olması mümkün değil. Sadece benim kızım ve damadım en üst katta, torunlar da olduğu için suit odada kalıyorlar. Damadımın kardeşi, Allah rahmet eylesin, Enes yavrum… Onlar 2 kat aşağıdaydı. Enes doktordu. Aşağıya değil de sanırım yeğenlerine doğru bir hamlede bulunmuş. Bir kat üstteymiş. Bizim çocuklar tamamen odada bulundu, en üst katta. Zaten kızım ‘Odadan çıkma şansımız yok, dışarıdan daha fazla duman geliyor.’ demişti” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, kızının ve torunlarının manevi duyguları hakkında da konuşan Güner, “Benim kızım ve evlatlarımın manevi duyguları oldukça yüksekti. Rabbimin rızası istikametinde yaşamaya çalışırdı. Yangın esnasında bir kez olsun bağırdığını duymadım. ‘Anne yapacak bir şey görünmüyor, hakkınızı helal edin.’ dedi. Sadece ortanca torunum biraz yanından ayrılmıştı, ‘Selim buraya gel’ dediğini duydum. Önce görüntülü aradık ama dumandan hiçbir şey görmedik” şeklinde konuştu.

Güner, yaşadıkları acının sonrasında medyada çıkan haberler hakkında da açıklamalarda bulunarak, “Medyayı takip etmememize rağmen kulağımıza gelen bir şeyler oldu. Yangından sonra bazı dezenformasyonları gördük. Bunlar yanlış anlaşılıyor. Kanaldaki arkadaşımız beni aradığında, ‘Ben İstanbul’a geldiğimde görüşelim.’ dedim. Sanki bizim ağzımızdan çıkmış gibi bazı yerlerde bazı haberlerin olduğunu gördük. ‘Canlı yayın olursa çıkarım, sözlerimiz çarpıtılıyor’ dedim. Bu işlerin siyasi malzeme yapılmasında da sıkıntı çıkıyor. Bizler kendi acımızı yaşayalım diye düşündüm. Bu konuda ihmaller var belli sorumlu insanlar var. Yasal soruşturmaların devam ettiğini söylediler, gerekli kararların alındığı söyleniyor. Ben onlarla ilgilenmiyorum. Neticede orada yapılanlar evlatlarımızı geri getirmiyor, inşallah onların isimlerini onlara yakışır şekilde vakıf kurmak gibi hatıratlarını yaşatmaya çalışacağız. Sağolsun Cumhurbaşkanımız cenazemize geldiler. Özgür Özel Bey de Ali Babacan gibi siyasi liderler de geldi. Acımızı paylaşmaya çalıştılar” dedi.

Son olarak, yaşadığı en büyük üzüntüyü de anlatan Güner, “En çok üzüldüğüm, zoruma giden… Birçok yakınım daha önce hayatını kaybetmişti. Son anda mutlaka kefenlerini açıp, samimiyetim varsa mutlaka bakmış, öpmüşümdür. Evlatlarımın 5 tanesinin cenazesini ben toprağa verdim. Ama yüzlerini açamadım. Bunlardan dolayı üzgünüz” şeklinde konuştu.

Kaynak: Haberler.com